İnsanlık’ ve ‘tarih’ kavramları yan yana geldiğinde hayallerimizin bile alamayacağı çok geniş ve derin mefhumlara çağrı yapar. ‘İnsanlık tarihi’ ise binlerce toplumun ve medeniyetin yaşanmışlıklarını içine alan bir ifadedir. Fakat bu târihî süreç içerisinde bazı toplumlar, medeniyetler ve insanlar öylesine derin izler bırakmıştır ki ‘insanlık tarihi’ denildiğinde sadece bunları bile hatırlıyor olmak, sınırlarını çizemeyeceğimiz bu mefhumları âdetâ özetleyiverir.
Hiç şüphesiz Anadolu toprağı dünya tarihinin en müstesnâ medeniyetlerine ev sahipliği yapma hüviyetiyle insanların eriştikleri medeniyet çizgisini göstermek bakımından göz kamaştırıcı bir vitrin olmuştur. San’ata, ilme, inanca ve hatta kudrete sahip olduğunu düşünen birçok toplum kendisini bu topraklarda bütün cihâna göstermek arzu ve isteğinde olmuştur. Bu muhteşem vatan toprağı bilhassa Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleriyle insanlığın iftihar tablosu olmuş, Anadolu’nun bağrından fışkıran bu ruh, bütün dünyayı ilmi, inancı, ahlâkı, san’atı ve bilhassa muhteşem gönül insanlarıyla aydınlatmış, etkisi altına almış, bunları yaparken de gönülleri fethedebilmeyi başarmıştır.
Cennetin Çocukları, kız kardeşinin ayakkabılarını kaybeden bir çocuğunun onları bulmak için verdiği mücadeleyi ele alıyor. İran sinemasının dikkat çekici yönetmenlerinden Majid Majidi'nin eserinde, yoksul bir aileye sahip iki kardeşin aynı çift ayakkabıyı paylaşmasının öyküsü anlatılıyor. Sinema da diğer sanat disiplinleri gibi çağının ruhunu yansıtan öyküler anlatır. Modern dönem aygıtı olarak içinde bulunduğu toplumun değerlerinden etkilenen sinema politik, ekonomik ve kültürel değişimlerden bağımsız değildir. Her ülke sineması kendi kültüründen beslenerek ürettiği filmler ile bir tür toplumsal ayna görevi görür. Seyirci izlediği her filmde o ülkenin sosyal ve kültürel yapısına da tanıklık eder. Sinema ticari yapısının yanı sıra aynı zamanda hem bir kültür oluşturucu hem de bir kültür aktarıcıdır. Kültür aktarıcısı olarak sinema oldukça güçlüdür ve aynı zamanda ülkelerin görsel hafızasını oluşturur. İran sineması da var olduğu toplumun değerlerinden yola çıkarak ticari ürünlerin yanı sıra Dünya’da kabul görmüş önemli sanatsal eserler vermiştir. İran sineması devrimden önce ticari ve aynı zamanda Yeni Dalga akımının ilk dönemini yaşamış devrimden sonra ise bu akımın en verimli dönemine tanıklık etmiştir. Yönetmenlerin kişisel dünyalarını görselleştirerek aktardıkları sinemasal ürünler aynı zamanda yaşadıkları toplumun yansımasıdır. Majid Majidi’de İran toplumunda yetişmiş ve İran Yeni Dalga sinemasının son kuşak temsilcileri arasındadır. Kendi coğrafyasında ülkesinin kültürel ve sosyal değerlerinden etkilenerek filmler üreten Majidi’nin anlatı dilindeki çok katmanlılık İran sanatlarındaki zenginlikten kaynaklanmaktadır. İslami görüşten yola çıkarak yaptığı filmleri genel insani değerlere vurgu yapmaktadır. Sinemada gerçekçilik yaklaşımını benimseyen Majidi cennetin çocukları filmi ile oldukça doğal ve yalın bir anlatım diliyle çocuk masumiyeti üzerinden insan doğasını yansıtan bir anlatı sunmuştur. Çocuk bakış açısıyla aktardığı ahlak ve erdem gibi unsurları işlediği ‘Cennetin Çocukları’ filmi dış gerçekliği olduğu gibi aktaran sade bir anlatı diline sahiptir. Filmde kamera kullanımının yanı sıra aydınlatma ve mekan unsuru da gözün algıladığı biçimde aktarılmıştır.
Kaynak:Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7(2), 333-342, Temmuz 2017
Ordu University Journal of Social Science Research, 7(2), 333-342, July 2017
Jean M. Twenge’nin İ-Nesli kitabında; Öncelikle ABD’de nesillerin karşılaştırılması şu şekilde yapılmıştır:
1946’dan 1964’e kadar “bebek patlaması nesli”, 1960’ların sonu ve 1970’ler “x nesli”, 1970-1990 arası “ben nesli” ve 1995’ten sonra doğanlar i-nesli. Kitapta, ineslinin davranışları, boş zamanı değerlendirmeleri, din ve maneviyat yönelimleri, cinsellikleri, sosyal ve politik faaliyetlere katılımları önceki nesillere göre tamamen farklı olduğu anlatılmıştır.
Kitapta; yazar telefon bağlantıları ve ev ziyaretleriyle yüzlerce ergenle doğrudan bağlantı kurduğunu anlatıyor. Bu neslin mensuplarının geç olgunlaştıklarını ve ailelerine daha uzun süre bağımlı kaldıkları anlaşılıyor. İlginç özelliklerden biri de araba kullanma ve ehliyet alma oranı düşmüş. İ-nesli kızları sosyal medya üzerinden beğenilme çabası içindeler, erkeklerde daha çok oyunlarla vakit geçiriyorlar. Bu gençler artık yüz yüze görüşmenin geçerli olmadığını gösteriyor. Acayip bir sanal sohbet yaşanıyor. Bu neslin çocukları ekran üzerinden ne kadar çok görüşürlerse o kadar mutsuz oluyorlar. Mutluluğun sırrı ise cep telefonunu bırakmak, bilgisayarı kapatmak olduğu söylenmiş.
Soul , Pixar Animation Studios tarafından üretilen ve Walt Disney Pictures tarafından yayınlanan 2020 Amerikan bilgisayar animasyonlu fantastik komedi-drama filmidir. Pete Docter'ın yönettiği ve Kemp Powers'ın ortak yönetmenliğini üstlendiği filmde Jamie Foxx, Tina Fey, Graham Norton, Rachel House, Alice Braga, Richard Ayoade, Phylicia Rashad, Donnell Rawlings, Questlove ve Angela Bassett'in sesleri yer alıyor. Hikâye, bir caz müzisyeni olarak büyük çıkışından hemen önce, yanlışlıkla ayrılan ruhunu ve bedenini yeniden birleştirmeye çalışan Joe Gardner adlı bir ortaokul müzik öğretmenini anlatıyor. Soul, bir Afrikalı-Amerikalı kahramanın yer aldığı ilk Pixar filmidir.
Docter, insan kişiliklerinin kökenleri ve determinizm kavramı üzerine düşüncelerinden yola çıkarak filmi 2016 yılında geliştirmeye başladı. Senaryoyu Mike Jones ve Powers ile birlikte yazdı. Filmin yapımcıları, Herbie Hancock ve Terri Lyne Carrington da dahil olmak üzere çeşitli caz müzisyenlerine danıştılar ve müzisyen Jon Batiste'nin seanslarını referans alarak müzikal sekanslarını canlandırdılar. Batiste'nin orijinal caz bestelerinin yanı sıra, müzisyenler Trent Reznor ve Atticus Ross da filmin müziklerini besteledi.
Soul, 11 Ekim 2020'de Londra Film Festivali'nde galasını yaptı. 20 Kasım 2020'de teatral olarak yayınlanması planlandı, ancak devam eden COVID-19 pandemisine cevap olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde iptal edildi. Bunun yerine, film 25 Aralık 2020 tarihinde Disney +'da yayınlanmak üzere gösterime girdi, ama yine de Sinemalarda yayın hizmeti olmadan ülkelerde gösterime girdi. Pixar'ın geniş bir sinema gösterimi verilmeyen ve ilk Disney + Original olarak faturalandırılan ilk uzun metrajlı filmi oldu. Film eleştirmenlerden son derece olumlu eleştiriler aldı ve animasyonu, hikâyesi, ses oyunculuğu ve müzik notasıyla övgü aldı. Film 78. Altın Küre Ödüllerinde En İyi Animasyon Filmi ve En İyi Orijinal Müzik Ödülü'nü kazandı. Ayrıca 93. Akademi Ödülleri ve 74. İngiliz Akademi Film Ödülleri'nde En İyi Animasyon dahil üç kategoride aday gösterildi.
Kaynak:wiki