Hakk’ın Zatı’nın herhangi bir sıfatla bir araya gelmesi (içtima) imkansızdır, çünkü mümkün şeyi nitelendiren her sıfatın varoluşu, sıfatlandığı şeyin ortadan kalkmasıyla ortadan kalkar, veya mümkün şey kalırken, sıfatı ortadan kalkar... Ama Vacibü’l Vücud, Kendine yönelik olarak olma imkanı olan veya olmayan bir şeyi kabul edemez. Çünkü O, vasıflandırmanın hakikati yönünden, bu şeyle nitelendirilemez, olsa olsa lafzi bir ortaklaşalıktan söz edilebilir. Tanım ve hakikatin ortaklaşalığı diye bir şey sözkonusu olmadığından hiçbir tanım Hakk’ın sıfatıyla kulun sıfatını hiçbir surette birleştiremez...
Böylelikle, “Allah Bilen’dir,” dediğimizde bunu, geçici olarak yaratılmış mümkün şeye atfettiğimiz bilgi’nin tanımı ve hakikatine göre anlamlandıramıyoruz. Çünkü Allah’a bilgi atfedilmesi, mahlukata bilgi atfedilmesinden farklıdır. Eğer kadîm bilgi, hâdis bilgiyle özdeş olsaydı, bir tek ve temel tanım iki tanımı bir araya getirirdi. Bu durumda, biri için mümkün olan diğeri için imkansız olurdu. Ama durumun böyle olmadığını gördük.
Safha-yı sadrında dâim 'âşıkın efkârı Hû
Şâkirin şükrü hüvallah zâkirin ezkârı Hû
Hû sadâsından melekler gökde eylerler semâ
Hû safâsından felekler eyledi ihbâr-ı Hû
Nâleden ney deldi bağrın Hû deyû nâlân ider
Mevlevîler Mesnevî'de eyledi iş'âr-ı Hû
Sidre seyrine muhakkak irmeğe Cibrîl-i Emîn
Olmasa onun dilinde dembedem tekrâr-ı Hû
Bülbülâ dîvân-ı 'aşkdan bir varak naklet bize
Tâ safâ vere safâdan açıla gülzâr-ı Hû
Sôfî mest olub safâdan devreder yâ Hû deyu
Münkir inkârın bırakdı eyledi ikrâr-ı Hû
Ravza-i "Hû"da makâm et ey Cemâl-i Halvetî
Tâ vücûdun milkine keşf ola bu esrâr-ı Hû
Şeyh Cemâleddin Halvetî
Kuddise Sırruh
NAĞME-İ AŞK
Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası
"En muteber kaynaklara dayanılarak hazırlanmış olan Hazret-I Hüseyin ve Kerbela Faciası, üç safhada anlatılmış; birinci bölümde Hz. Hüseyin´in doğumu ve çocukluk hayatı, ikinci bölümde Kerbela faciası, sonraki bölümlerde de Kerbela intikamının nasıl alındığı, başka bir deyişle Kerbela sorumlularının başlarına gelenler anlatılmıştır. Kerbela hadisesi, dehşetli olduğu kadar ibretlerle de dolu bir hadise olduğundan, onu kaynaklardan olduğu gibi aktarmaya çalıştık. Bunun için, okuyucular, kitabımızda tarafların birbirlerine karşı olan öfkeli tutum ve davranışlarını, hınçlarını da yer yer göreceklerdir. Bunlar mütalaa edilirken, o günün şartları ve heyecanları gözönünde tutulmalı ve itidal süzgecinden geçirilmelidir.