Kıssadan Hisse

Kıssadan Hisse (40)

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 1037 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

GEL SANA EVLİYADAN BİRİNİ DAHA GÖSTEREYİM

Vaktiyle irfan âşığı bir zât, çok hürmet etdiği kemâlli bir zâta:

... "Bana ermiş bir velî gösterebilir misin?" diye yalvarmış.
O zât da:
"Haydi sokağa çıkalım, istediğini sana göstereyim" demiş.
Sokağa çıkmışlar, kâmil olan zat bir kasap dükkânına uğramış bir okka et kesdirmiş, eti eline alır almaz:
"Bu et yağlı" demiş, beğenmemiş.
Kasap bir daha kesmiş, bu sefer de "Çok yağsız verdin" demiş yine beğenmemiş. Kasap bir daha kesmiş, bu def'a: "İyi amma çok kemikli oldu" demiş, reddetmiş. Hulâsa bir koyunu parça parça yaptırdıkdan sonra "Beğenemedim bugün et alamayacağım" diyerek dükkândan çıkmışlar,kasap da:
"Kusura bakmayın size lâyık et yapamadım" diye özür dilemiş.
Kâmil olan zât, yanındaki zâta dönerek: 

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 1732 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Hz. Mevlânâ bir gün eve gelir, oğlunu üzgün görür. Sebebini sorar.

Oğlu: "Hiç" der.

Hz. Mevlânâ dışarı çıkar.

Kapıda asılı bir kurt postu vardır, onu alır üstüne giyer. Ellerini havaya doğru açıp ulamaya başlar. Oğlu babasının bu haline bakıp güler.

Hz. Mevlânâ:

"Evladım, gördün mü?" der. "Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün. İşte bütün dertlerin arkasında da RABBinin olduğunu bil ve Ona güven." der...

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 930 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Aşağıdaki gerçek hikâye Kellog Business School’da (Northwestern üniversitesi)
İş idaresi master öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer.

Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra;
“Bu gün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız” dedi.

Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı.

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 1034 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Tasavvufi hakikatleri anlamada önemli noktalara dikkat çekseler de, kıssa kültürünün kişiyi büyülü bir atmosfere hapsettiği çoğu kere fark edilemeyen bir ayrıntı. Geçmişten ibret alarak şu anı çözümleme amacıyla sunulan kıssalar değerlendirilirken “Hikâyede kalmayalım, ibret alalım”, uyarıları yapılsa da düşünce ve yaklaşım olarak hikâye ve kıssaların insanı belli KALIP ALGILARa mahkûm ettiği gözden kaçıyor.

Günümüzde öne çıkan hakikat yayını; bilimsel- teknik çözümlemeler içerdiğinden kıssaların pabucu büyük ölçüde dama atılmış vaziyette!.. Buna rağmen bazı nakillerin halen bildik mesajlarla okunmaya çalışıldığı görülüyor.

Bu hafta sizinle o meşhur kıssalardan birine, aykırı bir noktadan bakalım istiyorum.

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 1006 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış.

Bir kartal da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş. Ve yumurtalardan
bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş.

Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş.

Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış.

Yazan Written on: Perşembe, 11 Mayıs 2017 Okunma 1011 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek, "Sorun nedir?" diye sormuş. 

Adamlardan biri diğerine işaret ederek,"O, yaptığı dedikodularla sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı!" demiş. 

Öteki hemen atılmış: "Üzgünüm... Böyle olsun istememiştim. Tüm söylediklerimi geri alıyorum." 

"Yaa... bunun gerçekten her şeyi düzelteceğini mi sanıyorsun?" diye söze katılmış bilge, "Yarın köy meydanına kuş tüyü yastığınla gel." 

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM