Çarpışma Crash

Yazan Write on Perşembe, 11 Mayıs 2017 Yayınlandığı Kategori Sinema Okunma 5735 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Los Angeles şehrinde birbirinden haberdar olmadan yaşayan sıradan basit insanların sadece otuz altı saatte birbirleri ile tanıştıklarını anlatıyor film...Bu insanların nasıl bir araya gelirken neler yaptıklarını nasıl yaşadıklarından bir kesit sunuyor bize...Yönetmen Paul Haggis bu filmde insanların kötü iken aynı zamanda iyi olduğunu anlatıyor...Irk kargaşası , insanların birbirine bakış açısı ve iyi olan kavramı ele alan film aynı zamanda en iyi film oscarını kazanarak ne kadar kaliteli olduğunu kanıtlamıştır...Ayrıca oyuncuların hepsi birer başrol ve hepside rollerinin hakkını sonuna kadar vermiş...

Editörün Notu:

Merhaba,

            Bugün sizler çarpışma filmi hakkında birkaç şey paylaşmak istiyorum. Film ilk başta insandaki ırkçılık ve ötekileştirme duygularının oluşma aşamalarını ele almış. Her insan kendi oluşturduğu sanal dünyasında haklı sebeplere dayandırılan ötekileştirme olayı farklı karakterlerle çok iyi işlenmiş.

               İnsanların modern ve maddi yaşam dünyasında her şeyi sadece maddeden bekleme ve ondan tatmin olayına girme olayı da farklı bir bakış açısı olarak izleyiciye çok iyi bir şekilde gösterilmeye çalışılmış. Önyargıların ve bir kişide gözüken bir yanlışın tüm ırka, memlekete, ya da mahalleye atfedilerek düşman olarak belirlememiz çok basit bir şekilde oluşmakta. Yaptığımız kötülüklerin nedenini ise kendi sanal dünyaMIZda oluşturuyoruz.Kesinlikle  bu budur dediğimiz yalan yanlış bilgilerle veyahut önyargılı bilgilerle oluşturduğumuz DünyaMIZ da düşmanlar yaratıyoruz. Bu düşmanların zihnimizde oluşmasının en büyük nedeni bizim oluşturduğumuz dünya da yanlış düşünce de, yanlış yerde doğmaları, yanlış renkte doğmaları, yâda yanlış giyim ve benzeri kalıplardan birine uyuyorsa düşman olarak belirlemek için yeterli oluyor. Aslını isterseniz hayatımızın her anında sadece şartlanma yollu ve duygularımız ile oluşturulan bir dünyada yaşıyoruz. Edindiğimiz çoğu bilgiler çer çöp, kulaktan dolma bilgiler ve önyargılarla oluşmakta. Hiç araştırıp da acaba bu da olabilir mi? Bu tarz sorgulamalı ve yeniye açık bir düşünce tarzı hayatımızda ne kadar da az yer kaplıyor. Söylemek istediğim ne olursa olsun, ne kadar bilirsek bilelim her zaman daha iyi bilen biri ve daha iyiye götürecek bir ilim vardır. Bu olayı şuna benzetebiliriz;

Çölde susuzluktan kıvranan birinin göreceği serap ne olursa olsun hayalden başka bir şey değildir. Ki çoğumuz zan üzerine hareket ederiz.Yani var olmayan bir durumu kafamızda hayal olmasına karşılık gerçek bir şeymiş  gibi inanırız.  Kafamızda oluşan boşluğu, soru işaretlerini ise duygu ve şartlanma yollu bilgilerle kapatırız. İşin başka bir yönü ise Göreceği görüntü gerçek bir şey de olsa bu onun için dünyada buradan başka bir yer yoktur.Ya da en güzel yer kesinlikle burasıdır. İşte O an onun hapishanesinde ki yaşamımız artık başlamıştır. Yeniye yeni bilgilere karşı tamamen kapalı bir kasa şeklinde o kozanın içinde yaşamaya başlarız.

Her zaman yeniye açık olmak ve yeniyi kabul edebilmek için asıl şartın ne olduğu konusun da uzun uzadıya düşünmemiz gerektiği inancındayım. Şartlanma ve duygularımızın sonucunda oluşan fikir düşünce ve eylemler bizi sonu gelmez yanmalara, üzüntülere doğru yalnış bir istikamete götürecektir. Bilincimizin açık ve her daim sorgulayabilen ,düşünebilen insanlardan olabilmek ümidiyle.

Dua ve Himmetle

Vesselam

Mehmetsirin

                                                                                                                                Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  16.12.2012

Son Düzenlenme Pazartesi, 12 Haziran 2017 21:54
Bu kategorideki diğerleri: « Truman Show Hotel Rwanda (2004) »

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM