Tekin Seyri - Tasavvuf ve Bilim

31 Mar Derviş

Yazan Okunma 36 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Benlikten sıyrılan hak kapısının eşiğinde dâim niyazda olan rıza üzere sabit kadem olan, nefsini arif olmakla Hakk’ı ârif kılınan, her tecelliyi Hak’la bilip Hak’la idrak etmeye çalışan, Hak yolunun hakkını vermek üzere azm ü gayret gösteren, malı, mülkü, varlığını, sevgilisi uğruna sarf eden, benden senden geçip O’nu bulan marifet ve Hakk’a kurbiyyet kapısının eşiği…

Derviş ve dervişlik deyince ne kadar çok şey akla ve hatıra gelir. Müsbet veya menfi dervişlik hakkında çok şey söylenile gelmiştir.

 

Derviş kelimesi Farsça lügatlerde kapı eşiği, kapı eşiğinde duran, kapı, kapı dolaşıp dilenen, geçimini ve ihtiyacını kapıdan veya bir kapıdan temin eden kişi manalarına gelen bu tabir tasavvuf ıstılahında ayrı bir mana kazanmıştır. Sözlük anlamının ifade ettiği açılımlardan hareketle seyr u suluktaki müridin halini anlatan bir ıstılah haline gelmiştir. Zira manevi yolda terbiyesine devam eden sâlik rızâ halinin tecellisine derviş kelimesinde mevcut olan mana ile benzerlik taşımaktadır. Peki sûfiyyede derviş denildiğinde ne gibi manalar kastedilebilir? Diye sorulacak olursa bunu bir cümle ile cevaplamak ve bir şekilde izah etmek pek mümkün olmayacaktır. Binâenaleyh biz derviş ve dervişlik hakkında ifade edilen tarifleri belli başlıklar altında toplayarak nazar-ı dikkatlerinize vermek istiyoruz.

28 Mar Bendeniz

Yazan Okunma 30 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

İnsanın doğumu ile başlayan ailesinin ve muhitinin tesiriyle şekillenen bir lisanı vardır. Eski tâbirle lisanı mader zat, yeni tâbirle anadili olan bu lisan, gündelik konuşma anlaşmalar için kullanılmaktadır. Bu lisandan başka insan şahsiyetinin tekâmülüne, ahlâki ve ulvî ufkunun mâhiyetine işaret eden, bir de lisanı edebîsi yani edebiyatı vardır. Buna binâen lisan, şahsın veya şahısların oluşturduğu cemiyetin ilmini, kültürünü, edebini valhâsıl maddî ve mânevî sahip olduğu tüm değerlerini yansıtabileceği yegâne unsurdur. İnsanlık varoluşundan bu yana, konuşmayı, dilin oluşumunu, menşeini hep merak ederek sorgulamıştır. Gramer yapısı, ses özellikleri, mânâ incelikleri ve  daha neler neler… Hepsi söz tılsımını çözmek, lisandaki esrar perdesini biraz olsun aralamak için çalışılan sahalardan sadece birkaçıdır. Bu sahalardan hangi birinde derinleşilirse, bilmece içinden çıkılamayacak kadar da iyice bocalatan hâllere dönüşüyor. İlmin şu anda lisan ve sözde geldiği nokataya bakarsak manzara, tesbit ve teorilerden öteye geçememiş tahminler yumağı mahiyetindedir. Bir başka ifade ile “nasıl”ın cevabı meçhûldür. Bu dahi gösteriyor ki söz, kelâm, lisan veya konuşmak tâbir edilen hâdise; çok basit gibi algılansa da, aslen ucu gayb âlemine bağlı ilâhi sır özelliğini hâlâ muhafaza etmektedir. Pekalâ hiç mi bilinmez?

Yazan Okunma 28 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Gerek Hakk’a karşı gerekse halka karşı pişmanlık duyduğumuzda, günahlarımızdan mahcubiyet hissettiğimizde, özümüze lâyık olmayan bir işe bulaştığımızda hatta düştüğümüzde, kendi liyâkatimizden daha fazlası ikram edildiğinde, ama her mevkide ve her makamda… Estağfirullah…

Tevbenin kelimesi diye tabir etmek pek de yanlış olmasa gerek. Esasında tevbe, kalpteki pişmanlıktan ibarettir. İçindeki o kalbî sızıyı hissetmeyenin, hangi lâfzı kullanırsa kullansın velev ki estağfirullah kelimesi de bu lâfızlardan olmuş olsun, kalbindeki hissiyata tercüman olmayan ve bağlı olmayan bu lâfızlar havada uçuşan birkaç günlük canlılar gibi şöyle bir gözükür kaybolur. Belki Allah Teâlâ merhameti ile bu riyakâr ve samimiyetsiz tevbeleri kayda almaz. Meleklerine sildirir. Aksi takdirde böylesi istiğfar ve tevbeler aleyhimize birer delil teşkil edecektir.

  

28 Mar Hizmet

Yazan Okunma 29 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Hizmet, duyar duymaz insanda olumlu güzel şeyleri çağrıştıran bir kelime. Gerçekte herkesin istediği fakat çoğu kimsenin hakkı ile yerine getiremediği, âciz kaldığı saha. Esasında herkes, kurulmuş bu dünya tezgâhında bir şekilde hizmet etmektedir ve her şey esas itibarı ile o Zât’a çalışır. Ancak hizmeti idrak nasip meselesidir. Belki sonda söylenecek başta söylendi. Baştan başlayalım.

Hizmet kelime olarak aslen Arapça “hdm” kelimesinden türetilmiştir. Biz Türkçe telâffuz ederken kelimeyi bazen “d” ile bazen “z” ile kullanmışız. Hademe, Hadim, Mahdum şeklinde söylediğimiz gibi hizmet, hizmetkâr şeklinde de kullanmışız. Tasavvuf terbiyesinde hizmet her safhada olması gereken, aranılan ve istenilen en önemli unsurdur. Daha evvelki yazılarımızda defaatle tasavvufun; muhabbet ile güzellikleri hayata tatbik etmek olduğunu beyan etmiştik. Muhabbet ve aşkın ölçüsü fedakârlıktır. Fedakârlığın tezahürü ise hizmettir. Makbul olan bütün güzelliklerin başında, güzel ve temiz bir niyetin olduğunu görürüz. Tasavvufî ahlâkın öğretisindeki hizmette böyledir. Yani ilk önce niyetin sağlam ve hâlis olması lâzımdır.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM