Hz Ali "Sen kendini küçük sanırsın, ama âlemler sende gizlidir." der. Minyatür evren olan insanın tekamülü, aşağıdan yukarı doğrudur. Fizik bedenden başlayan, ilâhi bedene doğru olan yolculuğudur. Ve bu yolda kullanılan en önemli araç "tanık olma" bilincidir. İçsel gözlem başladığında dışsal gözlemi ve beraberinde dönüşümü getirir. Burası "ferdiyet" makamıdır.
* Varlık düzleminde insan, zamam ve mekânın aşkınlığında yaratılmıştır. Belli bir ereğe bağlı olarak, etrafı zaman ve mekan ile örülmüş, dünyada yaşam deneyimlettirilmek istenmiştir. Bunun farkına varamayan insan, makine boyutunda yaşar ve hayatı mekaniklik olarak görür. Zaman tutunduğu şey haline gelir. Geçmiş, gelecek kaygısı ile "şimdiyi" bırakır. Mekâna tutunur, kendini dünyadaki bedeninden ibaret düşünür ve ölümden korkar. Oysaki ölüm, sonsuzluk arzusunun dünya tarlasına düşen tohumudur.
* Tutunmalardan seni ayıracak olan şey anlayıştır. Hz Peygamber "İlmimi ve anlayışımı arttır." diye dua eder. İlim, anlayışı kendiliğinden getirecektir. Dönüşüm de burada gerçekleşir. Bilirsen rahat bırakırsın. Eğer kendi yaşamını bir öğretmen gibi kabul edersen, her anın senin bilincine hizmet ettiğini fark etmeye başlarsın. Bunu fark ettiğin anlarda yaşamın rafine bir hâl alır. İhlaslı, katışıksız, konsantre olur.
* Varlığın andaki daimi oluşumu katı değil, akışkandır. Her an yenilenir, tazelenir; ama yeniyi görebilmen için eski üzerinde yani özdeşlestiğin şeyler üzerinde bir süre çalışmalısın. Bunu, seni "hiç" lik bilincine sıçratacak ibadetin gibi görmelisin. Çünkü bırakmayı deneyimlediğin anlarda gelen bilincin adı "hiç"liktir. Bir şey olmayı beklemeden önce "hiç" bir şey olduğunu anlamalısın. İnsan bilincinin simyasi, "kendini gözlemleme" ve "kendini bilme" yoluyla gelen dönüşümden ibarettir.