Kıssadan Hisse

Kıssadan Hisse (40)

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 2110 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Ego Analizi Bir Zen üstadı sokak boyunca yürürken başına böyle bir şey gelmiş. Bir adam koşarak gelmiş ve sert bir şekilde ona vurmuş. Üstat yere düşmüş. Ayağa kalkmış ve önceden yürüdüğü yönde, geriye bile dönüp bakmadan tekrar yürümeye başlamış.

Yanında bir öğrencisi varmış. Şoka uğramış.

"Bu adam da kim?

Bu nedir?

Böyle birileri yaşıyorken, herhangi birisi gelip sizi öldürebilir. Ve siz adamın kim olduğunu, bunu neden yaptığını merak edip dönüp bakmadınız bile" demiş.

Üstat da, "Bu onun sorunu, benim değil" demiş. Siz aydınlanmış birisiyle çatışabilirsiniz, ama bu sizin sorununuzdur, onun değil. Ve bu çatışmada incinirseniz o da sizin kendi sorununuzdur. O sizi incitemez. Bu bir duvarı yumruklamak gibidir canınız yanacaktır ama duvar değildir sizi inciten.

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 1054 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Adam yorgun argın eve döndüğünde,
5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.

Çocuk babasına,
"Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu..

Zaten yorgun gelen adam,
"Bu senin işin değil" diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk,
"Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi.

Adam,
"İllâ da bilmek istiyorsan 20 lira" diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk,
"Peki bana 10 lira borç verir misin" diye sordu.

Adam iyice sinirlenip,
"Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat" dedi.

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 1401 kez
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)

Bir gün bir zat, meydan görmüş bir zâtın evine giderek:

"Hüvel evvel hüvel âhir hüvezzâhir hüvelbâtın" âyetini okur, sonra da o zâta: "Bu bir âyet midir?" diye sorar. O zât da "Evet âyetdir" cevabını veir.

Sâil:
"Nasıl olur? " Burada Allah zâhir olduğunu söylüyor. Ya'ni âşikar olduğunu i'lân ediyor. Ben ise öyle bir şey göremiyorum, binâen'aleyh
âyet değildir" der.
O zât da hemen yerinden kalkarak lâmbaya püf der dinlendirir, ya'ni söndürür. İkisi de zifiri karanlıkda kalınca sâile:
"Şimdi beni görüyor musunuz ? Ve buradaki eşyâları iyice teşhis edebiliyor musunuz ?" diye sorar.
Sâil:
"Hayır."
"Neden göremiyorsunuz?"

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 3004 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

Tarık bin Ziyad, 9 Temmuz 711’de 12.000 kişilik ordusuyla İspanya’ya geçti.  Askerlerini gemiden indirdikten sonra, bütün gemileri ateşe verip yaktırdı. Bu arada ispanya Kralı Rodrik’in 100.000 kişilik ordusuyla üzerine geldiğini haberini aldı. Askerlerine şu tarihi sözleri söyledi:

Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.

Tarık bin Ziyad, düşman asker sayısının kendi ordusundan sekiz kat fazla olduğu bu savaşı, kesin bir zaferler kazandı. Endülüs Emevileri’nin temellerini attı.

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 1775 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

SEN DOĞRU OL,KEM BELASINI BULUR!

Dervişin biri eski İstanbul sokaklarında :

-Sen doğru ol kem belasını bulur.Sen doğru ol kem belasını bulur.'Diye diye dolaşıyormuş.Padişahın biri tebdil-i kıyafet çarşıda gezerken dervişin sözlerini duymuş,ilgisini çekmiş ve dervişe :

-Hergün sarayıma gel seninle muhabbet ederiz demiş.

Dervişimiz ertesi gün sarayın kapısına gitmiş padişahın karşısına çıkarılmış sohbet muhabbet zaman geçmiş saraydan ayrılırken padişah dervişin cebine bir altın konulmasını emretmiş.

Sarayın dışında dervişimizi takip eden sahte derviş kılıklı biri yanına yanaşmış ,

-Ya arkadaş ,Padişah seni neden saraya davet etti ?Derdi neymiş? falan filan bir yığın sorgu suale tutmuş.Her gün bir altın aldığını da öğrenince.'Onun yaptığı işi ben de yaparım' diye düşünmüş.Sormuş

Yazan Written on: Cuma, 12 Mayıs 2017 Okunma 2241 kez
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

ADAM OLMADAN BÜYÜK HUZURA GİRİLMEZ

Vaktiyle ufak esnafdan Muvaffak isminde selbet-i diniyye eshabından bir zat, az alışverişinden, dişinden, tırnağından artırdığı para ile bir hac parası biriktiriyor. Hac yoluna çıkacağına bir gün kala dükkânında meşgul iken bir hamile kadın masum bir çehre ve afifane bir tavırla bir şey talep eder gibi dükkânın önünde duruyor.

Muvaffak, kadıncağızın o şekilde duruşundan bir şey söyleyeceğini hissederek:

“Hanım, bir arzunuz mu var?” diye soruyor, kadıncağız:

“Ah efendi amca, şu karşıdaki evde bir yemek pişiyor, kokusunu aldım, çok imrendim, çocuğumu kaybedeceğim, ne olursunuz bana bir lokma isteyemez misiniz?” diye ricada bulunuyor.

Attar Muvaffak, hemen dükkânından fırlayarak doğru karşısındaki komşusunun kapısını çalıyor, kapıyı açanlar ne istediğini sorduklarında, Muvaffak efendi:

“Aman şu pişirdiğiniz yemekten bir tabağa iki lokma koyunuzda bana veriniz” diye ricada bulunuyor.

NE İZLESEM

 
 

NE OKUSAM